25 Eylül 2012 Salı

25 Eylül Salı 2012 (Ozanlar ölmez...)

Bugün hem çok güzel hem de hüzünlü bir gün başladı...

Önce güzel olanı paylaşayım. Annemle babamın 35. evlilik yıldönümü. 1977 yılında evlenmişler, 79'da da ben doğmuşum. Kutlanacak bu kadar güzel birşeyin olması bu günü mutlu yapıyor. Beraberce nice sağlıklı yıllar geçirmelerini diliyorum. Aynı şehirde olsaydık bu akşam toplanır yemek yerdik ama uzak olunca çiçek göndererek bugünü kutlamış olduk.
Hüzünlü olan ise Neşet Ertaş'ın vefat etmesi. Bütün gün içimde bir sızı oluştu ve geçmedi. Bu kadar etkileneceğimi düşünmezdim. Ben öyle sürekli türkü dinleyen, türkü dinlemenin yaşam tarzı veya hayatının büyük bir parçası olan biri değilim. Tam tersi her zaman daha batıya yakın bir yaşam tarzım vardır. Ama biliyorsunuz Ankaralı'yım, annem Konyalı babam da Kırşehirli. Haliyle sülale Anadolu insanı. Çocukluğumda bu türkülerle büyüdüğüm ve türkülerin temsil ettiği toplumun bir parçası olduğum için bugün kendimi bir parçasını kaybetmiş gibi hissediyorum. Bence şanslı bir nesiliz. Kulağımız her zaman kaliteli müzikleri duydu ve alıştı. Uzun lafın kısası bugün içimdeki Kırşehirli yasta. Ne mutlu böyle bir ozanımız var ve hep türkülerle yaşayacak...


Sabah 09.20'de kalktım ve kahvaltımı evde yaptım. Her zamanki gibi tostumu yedim ve evden çıktım.

10.00
1 fincan süt
Ekmeğin köşesi ile yapılmış kaşarlı tost

Ofise gelince hemen kahvemi hazırladım. 1 kupa şekersiz hazır kahvemi yudumlarken internetteki haberleri okudum. Okudukça hüzünlendim. Tarzı olan insanların kaybı toplumda bir anda derin bir boşluk yaratıyor galiba...


Öğle yemeğimi evden getirdim. Akşamki menünün aynısı. Aslında evde pilav da var ama pilav yemek istemiyorum. Az yağlı beslenesim geldi :)

13.30
1 tabak dolusu etli kurufasulye
1 dilim ruşeymli ekmek

Bu fincanı Roma'dan aldım, çok seviyorum :)
15.30
1 kupa şekersiz kahve ve yanında 1 küçük çikolata (hala Godiva!)

Melis Cangüler- flamenko hocam
Son randevum 19.20 civarında bitti ve hemen dükkanı kapatıp dans kusuma koştum. Çıkmadan 1 tane muz yedim, enerji olsun 1 tanecik daha çikolata yedim. Yemek yemeye vakit olmadı.

Flamenko dersim çok yorucu geçti. Bütün hafta masa başında oturan bünye resmen egzersiz bombardımanına tutulmuş oldu. Hem flamenko müziğin verdiği keyif hem de ayna karşısında hareketleri başarmaya çalışırken aldığım keyif bana çok iyi geliyor. Hiç bir dans türümde gözüm yok (dansın her türlüsünü severim o ayrı) bir ömür flamenko yapmak istiyorum...


Eve gelince ağır birşeyler yemek istemedim çünkü zaten saat 21.30'u geçti. Ama çok aç olduğum için yemeden de duramazdım. Akşam yemek yemeyen insanları anlayamıyorum. Nasıl başarıyorlar?!

21.45
1 büyük kase domatesli şehriye çorbası
1 dilim ekmek

23.00
1 kase çekirdek
4 adet taze ceviz

Bu kadar egzersiz yapmışken çekirdek ve ceviz yemesem iyiydi ama eşim yerken dayanamadım.

Diyetisyen Serap Orak Tufan




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder